Gayrimenkul Sektörü 2022 2.Çeyrek Raporu

Welcome to interactive presentation, created with Publuu. Enjoy the reading!

GYODER

GÖSTERGE

GÖSTERGE

Türkiye Gayrimenkul Sektörü 2022

2.Çeyrek Raporu - Sayı:29

Katkılarıyla

GYODER

GÖSTERGE

GÖSTERGE

Türkiye Gayrimenkul Sektörü 2022

2.Çeyrek Raporu - Sayı:29

GYODER GÖSTERGE, TÜRKİYE GAYRİMENKUL SEKTÖRÜ 2022 2. ÇEYREK RAPORU

Sayı:29, 29 Ağustos 2022

YAYIN KOORDİNASYONU

Neşecan Çekici, GYODER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Prof. Dr. Ali Hepşen, Eğitim, Yayınlar ve Bilgi Üretimi Komitesi Başkanı

Dr. Murat Berberoğlu, GYODER Genel Sekreteri

İÇERİK SAĞLAYAN KURUMLAR

Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği

Cushman & Wakefield

Dalfin Finansal ve Kurumsal Çözümler

Endeksa

Epos Gayrimenkul Danışmanlık ve Değerleme

EVA Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlık

E&Y Türkiye

Garanti BBVA Mortgage

İTÜ Çevre ve Şehircilik UYG-Ar Merkezi

JLL Türkiye

Kamuyu Aydınlatma Platformu

Merkezi Kayıt Kuruluşu

Mintlab

REIDIN

Servotel Corporation

SMR STRATEGY Strateji, Yönetim, Araştırma

TSKB Gayrimenkul Değerleme

YAYIN DANIŞMANI

Prof. Dr. Ali Hepşen, İstanbul Üniversitesi İşletme Fak. Finans Anabilim Dalı Öğr. Üyesi

EDİTÖR

Raci Gökcehan Soner, Net Kurumsal Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlık, Yönetim Kurulu Üyesi

KURUMSAL İLETİŞİM VE VERİ KOORDİNASYONU

Büşra Aydın, Kurumsal Operasyon Sorumlusu

GRAFİK TASARIM

Mint Creative House

Bu bir

yayınıdır.

YAYIN SPONSORU

Yasal Uyarı: GYODER Gösterge Raporu, gayrimenkul sektörüyle ilgili tüm kesimleri bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm veriler, GYODER Eğitim, Yayınlar ve Bilgi Üretimi Komitesi tarafından

güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan alınmıştır. Burada yer alan fiyatlar, veriler ve bilgilerin tam ve doğru olduğu garanti edilemez. Rapor, herhangi bir yatırım kararı için temel oluşturma

amacı taşımaz. Bu kaynakların kullanılması nedeni ile ortaya çıkabilecek hatalardan GYODER ve rapora katkı sağlayan kurumlar sorumlu değildir. Rapor içeriği, haber verilmeksizin değiştirilebilir.

Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Tüm hakları saklıdır. 2022

SUNUŞ VE

DEĞERLENDiRME

Sunuş ve Değerlendirme

İnşaat ve Gayrimenkul

Sektörüne Bakış

1IMFhttps://www.imf.org/en/Publications/WEO/Issues/2022/07/26/world-economic-outlook-update-july-2022,’

Dünya genelinde en önemli risk unsuru olarak ortaya çıkan

pandemi ve etkileri nispeten hafiflemiş olsa da sonbahar

itibarıyla vakaların olası artışı ekonomik süreçleri etkileyecek

gibi görünmektedir. Geçtiğimiz bir yıllık süre boyunca salgının

hafiflemesi ve küresel teşviklerin etkisiyle artan varlık talebi

içinde en önemli araçlardan birisi de gayrimenkul olmuştur.

Dünya genelinde değişen talep yapısına göre gayrimenkule

olan ilgi artmış, düşük faiz ve bol likidite dönemi de bu sürece

destek olmuştur. Varlık fiyatı anlamında benzer süreç 2022

yılı ilk yarısı boyunca da hissedilmiştir. Ancak yılın ikinci

yarısı itibarıyla başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde

parasal kısıtlama tedbirleri alınmaya başlamıştır. Bu sürecin

başta riskli finansal varlıklar olmak üzere gayrimenkul ve

türevlerinde de negatif etki yaratabileceği unutulmamalıdır.

2022 yılı ilk yarısında 2021 yılının genelinden aldığımız

etkiler devam etmekle birlikte küresel enflasyonun artık

bir tehdit olarak görülmeye başlanması, neredeyse 2008

finansal krizinden bu yana devam eden düşük faiz bol

likidite döneminin sonunu getirmeye başlamıştır. ABD’den

AB’ye kadar pek çok ülke ve bölgede enflasyon son 40 yılın

en yüksek seviyesine çıkmıştır. Başta FED (ABD Merkez

Bankası) olmak üzere pek çok para otoritesi enflasyonun

yaratacağı olumsuzluklara karşı büyüme ve istihdam kaybını

göze alır bir tutum sergilemeye başlamıştır. Dünyanın önde

gelen merkez bankalarının bilanço küçültme, faiz artırma

eğilimleri giderek güçlenmekte olup zaten dengesiz olan talep

ve arz yapısını etkilemeye aday görünmektedir. Artan parasal

maliyetlerin halihazırda ciddi bir maliyet enflasyonu yaşayan

küresel ekonomiyi nasıl etkileyeceği tartışma konusu olmuştur.

Bir yandan yüksek enflasyon diğer yandan artan parasal

maliyetler ve azalması beklenen talep düşünüldüğünde batı

ekonomilerinde resesyon veya stagflasyon yaşanma olasılığı

da bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise küresel

enflasyonun üzerinde seyreden fiyatlar genel seviyesi ve

işsizlik gibi unsurlarla birlikte artacak olan dış kaynağa ulaşma

maliyeti ekonomiler için tehdit oluşturmaktadır.

Durumu en iyi özetleyen makroekonomik değişken olarak ise

‘büyüme’ rakamları karşımıza çıkmaktadır. Sürecin ne yöne

evrildiğini analiz etmek yerinde olacaktır. Gerek salgın gerekse

salgın öncesi uluslararası ticaret ile politikada yaşanan

rahatsızlıklarında etkisiyle küresel olarak büyüme oldukça

sorunlu bir hal almıştır. Büyümenin sağlıklı ve sürdürülebilir

olması gün geçtikçe zor bir hal almaktadır.

IMF tarafından yayınlanan (Haziran-2022 Dünya Ekonomik

Görünüm- ‘Kasvetli ve Daha Belirsiz’) raporunda Türkiye

ekonomisinde 2021 yılında yüzde 4, 2022 yılında ise yüzde

3,5 büyüme tahmini yapılmıştır. IMF Türkiye tahminini Nisan

ayında yayınladığı rapora göre 2021 için yüzde 1,3 2022

içinse yüzde 0,5 arttırmıştır. Dünya ekonomisinin geçen yıl

yüzde 6,1 büyüdüğü kaydedilen raporda, küresel ekonominin

bu yıl yüzde 3,2 ve gelecek yıl yüzde 2,9 büyümesinin

beklendiği bildirilmiştir. IMF, nisan ayında yayımladığı raporda,

küresel ekonominin 2022 ve 2023’te yüzde 3,6 büyüyeceğini

öngörmüştü.

Yaşanan aşağı yönlü revizyonda enflasyonun önlenmesi için

atılan sıkılaştırıcı tedbirler, hammadde ve lojistik sorunun

azalsa da devam ediyor olması ve süregelen Ukrayna- Rusya

savaşının etkisi olmuştur.

İncelemede özellikle dikkat çeken nokta ise küresel

dengesizliklerin daha da artırabileceği ve enflasyonist

eğilimin gelir dağılımını daha da bozması olasılığının artığıdır.

Tüm dünyada yaşanan bu tip dengesizliklerin gerek talep

gerek iş yapış şeklinde önemli değişiklikler getirebileceği de

unutulmamalıdır.

Ülkemizde enflasyonun yüksek seyretmesi ise hem maliyetler

hem de tüketici davranışları üzerinde etki yaratmaktadır.

Sunuş ve Değerlendirme

2https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Istatistikler/Reel+Sektor+Istatistikleri/Konut+Fiyat+Endeksi/

Büyümenin canlı olması bir avantaj olsa da fiyat istikrarının

sağlanması da tüm sektörleri olumlu yönde etkileyecektir.

Türkiye’de inşaat ve gayrimenkul sektörünün en önemli

göstergelerden

birisi

olan

‘konut

satış’

rakamlarına

baktığımızda ise durum şöyledir; 2022 yılının ilk yarısında

konut satışlarında momentumun korunduğu gözlenmektedir.

Altı aylık süreçte 726 bin adet konut el değiştirirken geçen

yılın aynı dönemine göre yüzde 31,4’lük bir artışı işaret

etmektedir. Satış türlerine göre ise en önemli artış 2021

yılının ilk yarısına göre, ipotekli satışlarda yaşanmıştır. 2022

yılının aynı döneminde ipotekli satışlar yüzde 63,5’lik bir artış

göstermiş ve 170 bin âdete ulaşmıştır. Süreçte talebin güçlü

olmasının yanında enflasyona göre kredi maliyetlerinin reel

olarak ucuz olmasının etkisi de gözlenmiştir. Ancak haziran

ayından sonra uygulamaya alınan makro ihtiyati önlemler

kredi faizlerini yukarı çekmeye başlamıştır.

Artan talebe bağlı olarak özellikle konut fiyatlarında kayda

değer bir yükseliş yaşanmıştır. TCMB tarafından açıklanan

2022 Mayıs ayı verilerinde; bir önceki yılın aynı ayına göre

nominal olarak yüzde 145,5, reel olarak ise yüzde 41,1

oranında artış gerçekleşmiştir.

Fiyat dinamikleri ile ilgili olarak, aşağıdaki tespitler yapılabilir.

1. İnşaat maliyet endeksi TÜİK verilerine göre Mayıs 2022

de yıllık olarak yüzde 105,7 artmıştır. Endeksin alt kırılımlarına

baktığımızda ise malzeme fiyatlarının aynı dönemde yüzde

130,7, işçilik maliyetlerinin de yüzde 44 olarak yükselmiştir.

Maliyet artışı tekil ürün bazında (örneğin çimento ve demir

gibi daha yüksek oranlarda gerçekleşmiştir.) Söz konusu

maliyet artışları yeni konut fiyatları başta olmak üzere tüm

inşaat sektöründeki fiyatları yukarı çeken bir etmen olarak

karşımıza çıkmaktadır.

2. Enflasyonist ortamın getirdiği reel getiri arayışı başta

konut olmak üzere tüm gayrimenkul çeşitlerinde talebini

oldukça artırmıştır.

3. Arz yönlü üretim azalmış talebin fazla olması başta satış

fiyatları olmak üzere kiralar dahil tüm değerleri yukarıya

itmiştir.

4. Yabancı talebi de devam etmekte olup özellikle

vatandaşlık ve oturma izninin de gayrimenkul alanlar için

devam etmesi canlılığı sürdürmektedir. Geçtiğimiz günlerde

yapılan düzenleme ile 250 bin ABD Dolarında 400 ABD

Dolarına çıkarılan rakam talep açısından bakıldığında trendi

değiştirmeyecek gibi görünmektedir. Kur değişimleri de

göz önüne alındığında bu oranın yukarı olarak revizyonu

önümüzdeki dönemde gündeme gelebilir.

5. Maliyet artışı yanında inşaat malzemesi hammaddelerinin

ithal edilen kısımlarının tedariki için yaşanan güçlükler, iç

piyasada fiyatları daha da hızlı artırmaktadır.

6. Büyük şehirlerde arazi ve konut yapılabilir yerlerin

değerlerinin de hızlı yükselmesi gözlenmektedir.

7. Bazı yüklenici ve müteahhitlerin işletme sermayesi

ve nakit akışı sorunları yaşamaları da piyasadaki arz talep

dengesini olumsuz etkilemektedir.

8. Doğal konut talebi de sürmekte olup salgın sonrası

ertelenen talep ve reel getiri arayışında olan tasarruf

sahiplerinin de talebiyle birleşince piyasa fiyatı hızla yukarı

gitmektedir.

9. Arz

ve

talebin

dengelenmesinin

süre

alabileceği

dikkatlerden kaçmamalıdır. Ancak yukarıdaki nedenlere

dayanarak da fiyatların devamlı yukarı gitmesi sürdürülebilir

bir durumda değildir.

10. Konut başta olmak üzere erişilebilir ve sürdürülebilir yapım

için daha önceki raporlarda sıklıkla dile getirdiğimiz yapısal

düzenlemelerin hayata geçirilmesi (Gayrimenkul ve hakları

ile ilgili özel bir bankanın kurulması, menkul kıymetleştirmeye

dayalı ürünlerin çeşitlendirilmesi gibi) yerinde olacaktır.

Sunuş ve Değerlendirme

Saygılarımızla,

GYODER Eğitim, Yayınlar ve Bilgi Üretimi Komitesi

İnşaat ve gayrimenkul sektörü gerek küresel gerekse iç

dinamiklerden etkilenmektedir. Bu bağlamda yaşanan ve

yaşanabilecek olumsuz etkileri azaltmak olumlu olabilecek

durumları ise sürdürülebilir bir hale dönüştürebilmek için

hukuki düzenlemelerden finansal araç ve kurumlara kadar

bazı düzenlemelerin yapılması yerin de olabilecektir. İnşaat

ve gayrimenkul sektörümüz hem istihdam hem de üretim

anlamında küresel bir büyüklüğe ulaşmış olup sürecin

daha sürdürülebilir olması için elinden gelen çabayı da

göstermektedir.

UZMAN GÖZÜNDEN

Uzman Gözünden

Gayrimenkul Sektöründe Yatırım Ortamı

Gayrimenkul Segmentlerinde

Yatırım Tercihleri

Ekonomik

koşullar,

yatırımcıların

ticari

gayrimenkul

piyasasına olan güvenini doğrudan etkilemektedir. Dünya’da

artan faiz oranlarına ek olarak, Rusya-Ukrayna belirsizliği ve

enflasyonun da yatırımcıların ilgisini etkilediği oldukça açıktır.

Artan borçlanma oranlarının etkisi, sermaye piyasalarında yıl

ortasında küresel olarak hissedilmektedir. Bu durum yatırımcı

seçiciliğine ve doğrudan gayrimenkul yatırım piyasalarındaki

yavaşlayan büyüme hızına yansımaktadır.

Türkiye’de düşük faiz politikasının tercih edilmiş olması

sonucunda, bugün yüksek enflasyon, artan döviz talebi ve

yüksek kredi faizleri gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Faiz

oranlarının yükselmesi, kaldıraç kullanmak isteyen yatırımcılar

için zorlu bir ortam oluşturmaktadır. Kredi kullanmayı

tercih eden yatırımcılar, yüksek kredi faizleri sebebiyle

maliyetlerini karşılayamama ve düşük karlılık gibi risklerle

karşılaşmaktadırlar. Bu durum, artan maliyetlerden kaçmak

isteyen yatırımcıların yatırım tercihlerini değiştirmelerine

neden olmaktadır.

Gayrimenkul işlemlerinde talep edilen satış fiyatı ile

teklif edilen fiyat arasında makas genişlemekte ve teklif

yoğunluğu azalmaktadır. Bununla birlikte, dünya genelinde

artış eğiliminde olan faiz oranları ve buna bağlı yatırım

enstrümanları, gayrimenkul yatırım sınıfı getiri beklentisi

üzerinde yukarı yönlü baskı oluştururken, destekleyen arka

rüzgarlar bozulmadan kalmakta ve dolayısıyla öz kaynak

veya borçlanma piyasasının likiditesi yok olmaktadır.

İleriki dönemlere bakıldığında, artan oran değişikliklerinin

piyasalarda yeni fiyat keşfi sağlaması beklenmektedir.

Bununla birlikte, kredi verenlerin ve yatırımcıların devam eden

derinliği ve çeşitliliğinin, gayrimenkuldeki sermaye akışları

üzerinde daha derin ve uzun süreli etki riskini azaltması

beklenmektedir.

Günümüzün belirsiz piyasa ortamında risk değerlendirmesinin

tartışılması, “Al mı, sat mı?” sorusu yanlış sorudur. Bunun

yerine, yatırımcıların risk iştahlarını değiştirmeden uzun

vadeye odaklanmaları, birçok faktörü analiz etmeleri önemli

olmaktadır.

Faiz oranlarının artmasıyla birlikte yatırımcılar, gayrimenkul

segmentleri arasında tercihlerini değiştirmektedirler. Konut

ve lojistik son iki senelik daralma döneminde daha dayanıklı

gayrimenkul segmentleri olarak yer alırken, perakende ve ofis

daha kırılgan bir yapı ortaya koymuştur. Otel ve konaklama

gayrimenkul segmentleri ise pandemi sonrası biriken

talep ve döviz getirisi nedeniyle toparlanma yaşamıştır.

Gayrimenkul yatırımcıları gayrimenkul segmentleri arasında

değişen ekonomiye bağlı olarak en karlı yatırım arayışını

sürdürmektedirler.

Konut Piyasasında Yatırım Ortamı

Konut fiyatlarında, artan inşaat maliyetleri ve artan talep

sebebiyle son 1 yılda %145,5 oranında rekor düzeyde bir

artış görülmüştür. İstanbul’da bu oran %165,4’e çıktığı

görülmektedir. Konut fiyatları yükselirken kiralarda da artış

olmasına rağmen birçok şehirde yatırımların geri dönüş

süresinin uzadığı görülebilmektedir. Krediye erişim imkânı

bulabilenler ipotekli konut finansmanı çözümlerine yönelmiştir.

Artan konut fiyatlarının da etkisiyle, konut talebinde ve birikmiş

talepte son birkaç aydır yavaşlama gözlenmektedir.

Rus ve Ukrayna vatandaşlarının Antalya ve Ege Bölgeleri’ne

ilgisi, kira fiyatlarını daha fazla yükseltmekte ve dolayısıyla

yatırımın geri dönüş sürelerini dönemsel olarak kısaltmaktadır.

Bu durum yatırımcılara bu illerde konut yatırımı yapmak için

avantaj sağlamaktadır.

Piyasalar iyi durumda olmasına rağmen inşaat maliyetleri ve

arsa fiyatlarındaki artış, üretim faaliyetini olumsuz etkilemeye

başlamıştır. Ukrayna’daki savaş, Rusya’ya yönelik yaptırımlar,

Çin’deki Covid-19 kısıtlamaları ve devam eden tedarik

zinciri kesintileri dahil olmak üzere bir dizi nedenden dolayı

enflasyon keskin bir şekilde artmıştır. Bu durum, merkez

bankaları tarafından hızlandırılmış bir sıkılaştırma döngüsünü

tetiklemiştir. Bunların hepsi artan belirsizliği beslemekte,

yatırımcılar için, artan borç maliyeti ve enflasyon, dünya

genelinde fiyatlandırma ve teklif dinamiklerini etkilemektedir.

10

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

Made with Publuu - flipbook maker