Sunuş ve Değerlendirme
Dünya ve Türkiye Ekonomisine Bakış
Gayrimenkul ve özelinde konut sektörüne etki eden
pek çok unsur bulunmaktadır. Küresel sistemik riskler olarak,
dünya ekonomisinde ve siyasetinde yaşanan gelişmeler ile bir-
likte ülkemizdeki farklı risk unsurları da sektörü zaman zaman
etkilemektedir.
Dünya ekonomisinde yaşanan yetersiz büyüme ve
buna bağlı oluşan ticaret hacmindeki düşüş küresel olarak tüm
ülkeleri farklı boyutlarda olsa da etkilemektedir. Dünya eko-
nomisine yönelik yapılan analizlerde iki farklı dönem dikkat
çekmektedir.
Birincisi 2008 küresel krizi öncesi dönemdir. Bu dö-
nemde batı ekonomileri daha çok hizmetler sektörüne kaymış,
reel sektör üretimlerini Uzakdoğu, Asya ve kısmen Afrika’daki
ülkeler aracılığı ile yapar olmuşlardır. Üretim kapasiteleri ve
teknolojik birikimleri ile yüksek katma değerli mal ve hizmet
üretimine devam etmeleri GYSH açısından önde olmalarına
olanak vermişlerdir.
İkinci dönem olarak ise; kriz ardından kendine yön
bulmaya çalışan ekonomik karar alıcıların yaptıkları (veya
yapmadıkları) politikaların yaşandığı zaman dilimdir. Dünya
ekonomisi anlamında krizin farklı bir evresini yaşadığımız söy-
lenebilir. Büyüme ve talep sorunları dalgalanan varlık fiyatları,
düşen hammadde fiyatları, artan jeopolitik tansiyon bu sürecin
sonucudur.
BRIC-T ülkelerinde krizden 2013 yılına kadar sağla-
nan iyi performans ardından başta Brezilya, Çin ve Rusya’nın
art arda ekonomik sorunlar yaşamaları, Türkiye, Hindistan gibi
ülkelerin eskiye oranla daha düşük büyüme hızına sahip olma-
ları Uzakdoğu’daki gelişen piyasaların tam anlamıyla dengeye
kavuşamamaları gelişmekte olan ülke ekonomilerini de eski
gücünden uzaklaştırmıştır.
Krizin küreselleşmesi ve pek çok sektörü etkilemesi
sonucu ekonomiye ciddi bir “kamu” müdahalesi yaşanmıştır.
Burada en etkin görevi ise merkez bankaları almıştır. Fakat her
ülkenin farklı politikalar uygulamasına paralel olarak ekonomik
anlamda istenilen sonuçlara tam anlamıyla ulaşılamamıştır.
Türkiye Ekonomisi 2001 krizinden sonra alınan çok
ciddi önlemler ile gerek kamu idaresi gerekse finansal kesime
getirilen düzenlemeler sayesinde son 15 yılda oldukça etkileyici
bir süreç geçirmiştir. Hızla büyüyüp bu konuda Çin ekonomi-
sinin ardından dünya ikinciliği konumu yakalayan, istihdam
artışı konusunda pek çok gelişmiş ülke ekonomisinin gıptayla
baktığı, hızlı gerileyen faizler sayesinde yatırım ve tüketim bo-
yutunda ciddi değişikliğin yaşandığı, sağlanan öngörülebilirli-
ğin artması sonucu yabancı yatırımcıların da ilgisinin bir hayli
artığı bir dönem yaşanmıştır.
Türkiye ekonomisi de olası dış dalgalanmalardan ken-
disini korumak için 2013 yılından başlayarak makro ihtiyati ön-
lemeleri almaya başlamıştır. Bu önlemler sayesinde cari açık ve
döviz kırılganlığı önlenmeye çalışılmıştır.
Sunuş ve
Değerlendirme
GYODER Gösterge, Türkiye Gayrimenkul Sektörü 4. Çeyrek 2016
GYODER Gösterge, Türkiye Gayrimenkul Sektörü 4. Çeyrek 2016
2016 yılında artan jeopolitik risklerin etkilediği eko-
nomimizde yaşanan diğer bir gelişmede 15 Temmuz darbe gi-
rişimi olmuştur. Halkımızın sağduyusu ile önlenen bu girişim
ekonomimizde kalıcı bir hasar bırakmamıştır. Temel makroe-
konomik değişkenlerin sağlam olduğu ülkemizde diğer bir ge-
lişmede yukarıdaki risk unsurlarını fazlasıyla öne çıkaran bazı
kredi derecelendirme şirketlerinin kredi notumuzu “yatırım ya-
pılabilir” seviyenin altına çekmesidir.
Ancak Türkiye ekonomisi daha önce yaşadığı deneyim
ve kazandığı elastikiyet sayesinde toparlanma sürecini oldukça
çabuk bir şekilde gerçekleştirmektedir. 2016 yılı son çeyreğin-
de de buna benzer bir eğilim görülmüştür. Normalde pek çok
ülkenin toparlanmasının uzun süre alacağı olaylardan kolay-
lıkla çıkmasını bilmek Türkiye ekonomisinin ve paydaşlarının
önemli üstünlüklerinden birisidir.
Gayrimenkul Sektöründeki Gelişmeler
Yukarıda özet olarak ifade ettiğimiz gelişmelerin gay-
rimenkul sektörüne etkisi ise şöyle ifade edilebilir:
Gayrimenkul sektörü özelinde hem arzı hem de talebi
etkileyen pek çok unsur bulunmaktadır. Bu tip kıstasların en
önemlileri arasında; projelerin konumu, mimarisi, sosyal ya-
şam alanları ve ulaşım kolaylıkları gibi alıcının kararını etkile-
yen unsurlar da yer almaktadır. Ancak bunlarla birlikte gerek
talep kararları açısından gerekse arzın satış kolaylığı yönün-
den, konutun finansmanında kolaylık sağlanması diğer şartlar
ne olursa olsun önemli ölçüde alım kararını hızlandırmaktadır.
Türkiye’de konut arzı ile talebi yavaş yavaş oturmaya
başlamıştır. Yıllık ortalama 1.000.000 adet konut el değiştir-
mekte olup, 650.000 adet/yıl yeni konut ihtiyacı sürmektedir.
TÜİK verilerine göre ülkemizdeki hane halkı sayısı 19.481.000
civarındadır. Ortalama hane halkı büyüklüğü ise 3,8 kişidir.
2006 yılında konut sahipliği oranı %60,9 iken 2013 yılında ise
oran %61,0 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre
(TÜİK) Türkiye nüfusu 79 milyon 814 bin 871 kişi olmuştur. Yıl-
lık artış hızı ise binde 13,5 olarak gerçekleşmiştir. Ülkemizde
15–64 yaş grubunda bulunan (çalışma çağındaki) nüfusun oranı
2016 yılında, bir önceki yıla göre %1,6 artarak %68 olarak gerçek-
leşmiştir. Çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0–14 yaş grubun-
daki nüfusun oranı ise %23,7’ye gerilerken, 65 ve daha yukarı
yaştaki nüfusun oranı da %8,3’e yükselmiştir. İl ve ilçe merkez-
lerinde ikamet edenlerin oranı 2015 yılında %92,1 iken, bu oran
2016 yılında %92,3’e yükselmiş, belde ve köylerde yaşayanların
oranı ise %7,7 olarak gerçekleşmiştir. Demografik değişkenler
incelendiğinde başta konut olmak üzere gayrimenkul sektörü
ürünlerine “doğal” bir talebin sürdüğü gözden kaçırılmamalıdır.
Konut fiyatlarına etki eden diğer bir unsur ise farklı gelir
ve toplumsal özelliklerin karar alıcılıların tercihlerini etkilemesi-
dir. Konut varlığı aynı zamanda “homojen” olmayan bir varlıktır.
Öte yandan konutun önemli bir özelliği de gözden kaçmamalı-
dır ki, bu da “temel barınma” ihtiyacıdır. Doğal nüfus artışının
getirdiği yeni konut ihtiyacı ile giderek küçülen ve bireyselleşen
aile yapısının ülkemizde talebi diri tutması beklenmelidir.
Türk konut sektöründe orta ve orta-alt gruba ait konut
ihtiyacı oldukça yoğun olarak sürmektedir. Orta-üst ve lüks
segmente ise talebin orta-alt segmente göre biraz yavaşlamakta
olduğu söylenebilir. Ancak yatırım amacıyla hareket eden ger-
çek ve tüzel kişilerin (yerli-yabancı) markalı, belli standartların
üstündeki lüks konut talebi de bu segmenti canlı tutmaktadır.
Ticari konut pazarı ise ekonomideki gelişmelerden ve ticari
hayattan daha fazla etkilenir bir tutum sergilemek ile birlikte
gerek demografik etkenler gerekse sağlanan belli bir büyüme
hızı neticesinde canlı kalabilmektedir.
Gayrimenkul sektörünün önemli göstergelerinden bi-
risi olan konut satışları rakamlarına bakıldığında yukarıda ifa-
de edilen canlılığın yansıması da görülmektedir. 2011 yılında
997.550 adet konut satışı yaşanırken sırası ile bu sayı; 2012 yılın-
da 971.757 adet, 2013 yılında 1.157.190 adete yükselmiş, 2014 yılın-
Sunuş ve Değerlendirme
GYODER Gösterge, Türkiye Gayrimenkul Sektörü 4. Çeyrek 2016
da 1.165.381 olarak gerçekleşmiş, 2015 yılında ise yeni bir rekor
olan 1.289.320 adet sayısına ulaşmıştır. 2016 yılsonu rakamı ise;
1.341.453 adet olarak bir önceki yıla göre %4 artış göstermiştir.
Bu rakam sadece bir artışı değil her türlü olumsuz gelişmelere
karşın sektörün ve talebin gücünü de göstermektedir. Türkiye’de
2016 yılında, günde (takvim günü olarak) 3.675 adet, saatte 153
adet, dakikada ise 2,5 adetin üzerinde konut el değiştirmiştir.
2016 yılında meydana gelen gelişmeler sonucu konut
piyasasındaki fiyat artışları daha ölçülü olarak devam etmiş gö-
rünmektedir. Hem yatırım hem de kullanım amaçlı konut tale-
bi devam etmekte olup 2017 yılında da satış toplamında yeni
bir rekor görülme olasılığı bulunmaktadır.
TCMB tarafından hesaplanan Konut Fiyat Endeksi’nin
kalite etkisinden ayrıştırılması amacıyla hedonik regresyon ana-
lizi kullanılarak Hedonik Konut Fiyat Endeksi’ni hesaplamakta-
dır. Sonuçlara göre, Türkiye genelinde konut fiyatlarında meyda-
na gelen nominal artışın yaklaşık dörtte birinin, reel artışların ise
yaklaşık yarısının kalite artışlarından kaynaklandığı söylenebilir.
İfade ettiğimiz fiyat dinamiklerinde dikkat edilmesi
gereken çok önemli bir nokta da, piyasa mekanizmasının fiyatı
giderek dengelediği düşük fiyat artışı olan yerlerde fiyatların
toparlandığı, hızlı fiyat artışı olan yerlerde ise artış hızının ya-
vaşladığıdır. Bunun da giderek daha rasyonel davranan konut
piyasanın öncü bir göstergesi olduğu düşülebilir.
Etkin bir konut finansman sistemi, o piyasada arz edi-
lebilir yeterli miktarda uzun vadeli konut kredilerinin varlığı
ile değerlendirilir. Piyasaya gayrimenkul satın alınacak düzey-
de kredinin arz edilmesi, ödenebilecek koşullarda bunların su-
nulması ve geri ödeme sürelerinin uzun bir vadeye yayılması
konut finansmanının başarısını belirleyen faktörlerdir. Türkiye
Bankalar Birliği’nin ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Banka-
sı’nın istatistikleri incelendiğinde 2016 yılının son çeyreği ile
birlikte toplamda 2 milyon kişiyi aşan ve 160 Milyar TL’yi yaka-
layan ölçekte konut kredisi kullanıldığını söylemek mümkün.
Kredi kullanımlarında hacim artışın azalması, 2017 yılına yöne-
lik talep daralmasını da beraberinde getirmişti. Ancak Ocak ayı
içerisinde Emlak Konut, GYODER ve KONUTDER öncülüğün-
de başlatılan 240 ay vadeli kampanyalar tüketicilerin geçmiş
dönemlere kıyasla daha düşük maliyete katlanmaları anlamına
da gelmektedir. Konut satışlarında 20 yıl vadeyle çıkmasıyla
taksitlerin düşmesi, dar ve orta gelirlinin sisteme dahil edilme-
si hedeflendiği bu tür çalışmaların yılın ilk çeyreğine olumlu
katkı yapacağı beklenebilir.
Türkiye inşaat ve konut sektörü büyüyen ülkemizin
lokomotif sektörlerinden biri olmaya devam edecektir. Demog-
rafik ve ekonomik gelişmeler göz önüne alınıp dünya ile kıyas-
landığında sektörün daha çok potansiyel içerdiği görülecektir.
Ancak fiyatlar konusunda zaman zaman yaşanabilecek dalga-
lanmalar çöküş veya “balon” olarak adlandırılmamadır. Han-
gi tip varlık olursa olsun, ne daima fiyatı artacak ne de daima
düşecektir. Dolayısı ile gerek ülkemiz ile ilgili gerekse sektörle
ilgili istikrar ve dinamik yapı devam ettikçe orta vadede eğilim
büyüme yönünde olacaktır.
Aşağıda belirtilen unsurlar 2017 yılı içinde bahsedilen
dinamiklere paralel bir seyir oluşturarak, konut satışlarının yu-
karı trendini desteleyecektir:
En az 1 milyon dolarlık taşınmaz satın alan ve 3 yıl satılmama-
sı şartı ile yabancıya vatandaşlık veren düzenleme,
Konuttaki KDV indiriminin Mart ayından Eylül ayına uzatılması,
Yapı ruhsatı 1 Ocak’tan sonra alınan konut inşaatı projeleri
ile kamu tarafından ihalesi 1 Ocak’tan itibaren yapılacak konut
inşaatı projelerinde de metrekare vergi değeri bin lira ile 2 bin
lira arasındaki konutların tesliminde KDV’nin yüzde 8 olarak
sürekli uygulanması,
Gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ile ön ödemeli konut
satış sözleşmelerine ait damga vergisi oranı sıfır olarak uygu-
lanması,
Emlak Konut GYO ve GYODER üyelerinin öncülük ettiği ilk
kez 20 yıl vade ve düşük konut kredi faizleri sektöre itici bir güç
kazandırmaktadır.
Sunuş ve Değerlendirme
GYODER Gösterge, Türkiye Gayrimenkul Sektörü 4. Çeyrek 2016
Sunuş ve Değerlendirme
Saygılarımızla,
Veri Yorumlama Üst Kurulu
Diğer yandan konut talebinin özellikle orta ve alt seg-
ment için gerçekleştirilebilir olması, uygun maliyetli arsa üre-
timinin yanı sıra konuta uzun vadeli yatırımın sermaye piyasa-
larında mümkün olması ile sağlanabilir. Sermaye piyasasındaki
en uygun finansal araç olan gayrimenkul sertifikalarının geliş-
tirilerek halka ve yatırımcılara sunulması, arz ve talebin uzun
vadede dengelenmesi sağlayacaktır.
2017 yılına yönelik beklentileri Sektörel gelişmeler ve
trendler; Global ekonomi ve ulusal ekonomi; Yasal mevzuat ve
finansal uygulamalar; Şehircilik ve kentsel dönüşüm başlıkla-
rında değerlendirmek uygun olacaktır. Bu kapsamda;
Sektörel gelişmeler ve trendler:
İnşaat firmalarının özsermaye sarmalı,
Büyük gayrimenkul projelerinde satış sıkıntısı,
Artan arsa maliyeti,
Kayıt dışılık,
Gayrimenkulde yabancı etkisi,
Alternatif gayrimenkul yatırımları: sağlık, otopark, özel yurt,
yaşlı bakım evi yatırımları,
Piyasada artan değer olgusu.
Global ekonomi ve ulusal ekonomi:
ABD ekonomisindeki gelişmeler: faiz artırım süreci,
AB ekonomisindeki gelişmeler: ab merkez bankasının geniş-
letici para politikaları,
Global sermayenin gelişmiş gelişmekte olan pazar/ülke tercihi,
Körfez ve uzak doğu fonlarının yatırım arayışları,
Gayrimenkul piyasalarına kurumsal yabancı fon/yatırımcı girişi.
Yasal mevzuat ve finansal uygulamalar:
İnşaat sektörü bağımsız üst kurul ihtiyacı,
Gayrimenkul ve finans piyasalarının entegrasyonu (finansal
enstrümanlar: gayrimenkul yatırım ortaklıkları-altyapı GYO-gay-
rimenkul yatırım fonu-gayrimenkul sertifikası-kira sertifikası),
İkincil piyasalarda (menkul kıymetleştirme) bankaların aktif
hale gelmesi,
Gayrimenkul değerleme mesleğinin artan önemi.
Şehircilik ve kentsel dönüşüm:
Şehircilik şûrası ve etkileri,
Demografik gelişmeler: hane halkı sayısının azalması (geniş
aile>çekirdek aile>bireysel yaşam)-nüfus artış hızının yavaşla-
ması-yaşlanan nüfus-iç ve dış göç olgusu,
Mega projeler (yeni gelişim bölgelerinin oluşması),
Ulaşım imkanlarının genişlemesi,
Deprem olgusu,
Köhneyen ve fonksiyonunun yitirmiş alanların yenilenmesi,
Kentsel dönüşümün başarısı (öncelikli alanların belirlenmesi
+ finansman).
2017 yılı ve sonrası döneme ilişkin olarak belki de en
öne çıkacak konu Şehircilik Şurası ve onun etkileri olacaktır.
Ülkemizde kurumsal örgütlenme ve yapılanma, mevzuatta
yapılan yeni düzenlemeler, şehirleşme gündeminde yaşanan
ulusal ve uluslararası gelişmeler ve belediyelerin hizmet kapa-
sitelerinin geliştirilmesi kapsamında düzenlenen Şehircilik Şu-
rası, Türkiye’nin yeni şehircilik vizyonunu, gelişen ve değişen
koşullar çerçevesinde paydaşlarla birlikte belirleyecek olması
açısından önemlidir. Burada belirttiğimiz finansman koşulla-
rından kentsel dönüşüme, yasal mevzuattan şehirciliğe hatta
sektörel gelişmelere kadar tüm unsurlar Şuranın sonuçların-
dan etkileneceklerdir
GYODER Gösterge, Türkiye Gayrimenkul Sektörü 4. Çeyrek 2016
Temel
Ekonomik
Veriler
Türkiye ekonomisi 2016’nın üçüncü çeyreğinde %1,8
daralmış, ilk dokuz aylık dönemdeki yıllık büyüme %2,2 olarak
gerçekleşmiştir. Harcamalar tarafından bakıldığında üçüncü
çeyrekte yaşanan daralmanın nedeni hane halkı tüketiminde
görülen %3,2 daralma ve dış talepten gelen olumsuz katkının
artması olmuştur. Üretim tarafında yılın üçüncü çeyreğinde
daralan ihracatın etkisiyle tarımda, turizm ve ulaştırmanın etki-
siyle hizmetlerde ve ağırlığı yüksek olan sanayi üretiminde gö-
rülen sırasıyla %7,7, %8,4 ve %1,4 düşüşler ekonomik daralmayı
getirmiştir. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış veriye
göre 2016 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre GS-
YİH’da %2,66 daralma olmuştur. Eylül 2016 sonu itibarıyla Tür-
kiye ekonomisinin büyüklüğü 2,5 trilyon TL (850 milyar USD)
seviyesindedir.
TÜİK’in GSYH hesaplama yöntemi ve baz yılı değişik-
likleriyle önceki dönemlere ait veriler revize edilmiştir. Reviz-
yonlarla 2013 verisi %4,2’den %8,5’e, 2014 verisi %3’ten %6,2’ye,
2015 verisi %4’ten %6’ya yükselmiştir. Büyüme oranları 2016’nın
ilk çeyreği için %4,7’den %4,5’e, ikinci çeyreği için %3,1’den
%4,5’e revize olmuştur.
Enflasyon 2016 yılını %8,53 yükselişle Merkez Ban-
kası’nın %7,5 olan tahmininin ve OVP’nin %6,5 olan hedefinin
üzerinde tamamlamıştır. Gıda fiyatlarında izlenen düşüşe kar-
şılık alkollü içecek ve tütün, otomotiv ve akaryakıt ürünlerinde-
ki vergi ayarlamaları ile 2015’ten sarkan kur artışının olumsuz
etkisi enflasyonun yüksek gerçekleşmesinin nedenleri olmuş-
tur. Yıllık enflasyon gıdada %5,7, alkollü içecek ve tütünde %32,
ulaştırmada %12 olarak gerçekleşmiştir.
Emtia fiyatlarındaki önceden izlenen gerileme saye-
sinde 2016’da dış ticaret açığı %12 düşüşle 56 milyar dolara ge-
rilemiştir. Ağustos 2016’ya kadar geçen iki buçuk yılda sürek-
li gerileyen yıllık dış ticaret açığı Eylülden itibaren yükselişe
geçmiş, Aralık sonu itibarıyla 56 milyar dolara yükselmiştir.
Dış ticaret açığındaki daralmayla 2016’nın ilk yarısında düşüş
yönlü seyir izleyen cari işlemler açığı, yaz aylarında turizm ge-
lirlerinde izlenen yavaşlamayla yeniden artışa geçmiş ve Kasım
sonunda 34 milyar dolarla bir yıl önceki seviyesine ulaşmıştır
Temel Ekonomik Veriler
GYODER Gösterge, Türkiye Gayrimenkul Sektörü 4. Çeyrek 2016
10
Aralık
Kasım
Ekim
Eylül
Temmuz
Haziran
Mayıs
Nisan
Mart
Ocak
*Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim
Her ayın son günündeki alış kurları ile o yılın ortalama USD kuru belirlenmiştir.
Harcamalar Yöntemiyle Cari Fiyatlarla Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
Yıl
GSYH
(milyon TL)
Kişi Başı
Gelir (TL)
GSYH
(milyon USD)
Kişi Başı
Gelir (USD)
Büyüme
(%)
Yıl içi Ortalama
Kur (USD/TL)
2013
1.809.713
23.766
823.156
12.480
8,49
1,904
2014
2.044.466
26.489
798.987
12.112
5,17
2,19
2015
2.337.530
29.885
719.620
11.014
6,06
2,713
Kaynak: TÜİK
Yıllık Enflasyon*
Kaynak: TÜİK
2016
2015
2014
7,75
9,58
8,78
7,24
7,89
7,55
8,39
7,61
7,64
7,46
6,57
6,58
9,38
9,66
9,16
9,32
8,79
9,54
8,05
8,86
8,96
9,15
8,17
8,81
8,53
8,10
7,00
7,71
7,16
7,20
8,09
7,91
6,81
7,14
7,95
7,28
Yıllık enflasyonun
yükselişe geçmiş
olması 2016
için olumsuz bir
gelişme olarak
kaydedilmiştir.
Temel Ekonomik Veriler
GYODER Gösterge, Türkiye Gayrimenkul Sektörü 4. Çeyrek 2016
1.000
2.000
3.000
4.000
5.000
6.000
7.000
8.000
Ç4'16
Ç3'16
Ç2'16
Ç1'16
Ç4'15
Ç3'15
Ç2'15
Ç1'15
0,5
1,0
1,5
2,0
2,5
3,0
3,5
4,0
Ara'16
Kas'16
Eki'16
Eyl'16
Tem'16
Haz'16
May'16
Nis'16
Mar'16
Oca'16
Ara'15
Kas'15
Eki'15
Eyl'15
Tem'15
Haz'15
May'15
Nis'15
Mar'15
Oca'15
Kaynak: TCMB
Kaynak: TCMB
* Her ayın son günü döviz satış verileri esas alınmıştır.
* Ekim ve Kasım ayı toplamıdır. Aralık ayı henüz açıklanmamıştır.
Döviz Kuru*
EUR/TL
USD/TL
EUR/USD
2,71
2,40
1,13
2,81
2,48
1,14
2,83
2,61
1,08
2,93
2,66
1,10
2,90
1,65
1,09
2,98
3,05
2,78
1,10
1,14
1,12
1,10
1,06
1,09
3,33
2,92
3,39
3,03
2,91
3,21
2,91
3,08
2,92
3,18
3,23
2,96
3,23
2,96
3,21
3,20
3,29
3,21
3,35
3,01
1,11
3,30
2,96
1,11
3,36
3,41
3,10
1,10
3,64
3,42
1,06
3,72
3,53
1,05
3,01
1,12
2,82
2,81
2,96
2,89
1,14
1,14
1,09
1,09
2,69
1,11
1,11
1,11
Politika Faizi
Borç Verme Faizi (%)
7,75
7,50
2016’nın son çeyreğinde
görülen TL’nin değer
kaybındaki hızlı artış
2017’nin ilk aylarında
nispeten yatay seyretmeye
başlamıştır.
Doğrudan Yabancı
Yatırımın azalmasının ülke
ekonomisi için olumsuz
sonuçları halen devam
etmektedir. Yabancıya
gayrimenkul satışında
yapılan yeni düzenlemeler
ile rakamların artması
beklenmektedir.
Doğrudan Yabancı Yatırım (milyon USD)
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı
Doğrudan Yatırım Girişi
Yabancılara Gayrimenkul Satışı
4.109
765
2.880
1.058
6.136
1.083
3.458
1.250
2.178
1.068
1.141
900
2.021
2.994
1.572
737
10
Ara'16
25Kas'16
Eki'16
Eyl'16
Tem'16
31Haz'16
May'16
Nis'16
Mar'16
Oca'16
Ara'15
Kas'15
Eki'15
Eyl'15
Tem'15
Haz'15
May'15
Nis'15
Mar'15
21Oca'15
Temel Ekonomik Veriler
GYODER Gösterge, Türkiye Gayrimenkul Sektörü 4. Çeyrek 2016
12
15
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
15+ Yaş İşsizlik (%)
Beklenti ve Güven Endeksleri
Kaynak: TÜİK
Kaynak: TÜİK
Kaynak: TCMB
Yıllık Ortalama
8,40
10,30
10,80
10,60
10,20
10,30
11,00
14,00
11,90
9,80
9,20
9,70
9,90
10,30
10,50
Aylık Ortalama*
Ara’15
Oca’16
Şub’16
Mar’16
Nis’16
May’16
Haz’16
Tem’16
Ağu’16
Eyl’16
Eki’16
Kas’16
10,8
11,1
10,9
10,1
9,3
9,4
10,2
10,7
11,3
11,3
11,8
12,1
Reel Kesim Beklenti Endeksi
Tüketici Güven Endeksi
112.10
74.90
111.80
76.20
108.50
72.10
102.10
75.00
108.60
72.70
110.70
73.70
107.60
74.00
103.50
64.40
104.90
66.40
99.01
102.20
106.00
106.80
106.50
98.40
63.40
69.40
74.30
58.50
73.60
67.00
101.20
67.70
Reel kesim
beklenti ve güven
endesklerindeki
düşüşler
piyasaları olumsuz
etkilemektedir.
* İşsizlik verilerinde son 3 ay olan iş arama süresi 15 Mayıs 2015 itibariyle son 4 hafta olarak revize edilmiştir.
40
60
80
100
120
Ç4'16
Ç3'16
Ç2'16
Ç1'16
Ç4'15
Ç3'15
Ç2'15
Ç1'15
Ç4'14
Ç3'14
Ç2'14
Ç1'14
Ç4'13
Ç3'13
Ç2'13
Ç1'13
Temel Ekonomik Veriler