Sunuş ve Değerlendirme
alımı erteleyebildikleri gibi konjonktüre bağlı olarak da bazı
durumlarda ertelenen taleple birlikte daha kuvvetli bir talep
gösterebilmektedirler. 2008 dünya krizinden sonra kısa
bir duraksama yaşayan inşaat ve gayrimenkul sektörü,
2009 yılından 2014 yılına kadar çok daha kuvvetli bir talep
ile karşılaşmıştır. 2018 Ağustos kur şoku ve ardından
yaşadığımız faiz şoku doğal talebi olumsuz etkileyerek
sektörde duraksamaya yol açmıştır. Ancak 2019 sonu
itibarıyla talep ve beklenti faizlerdeki düşüşe ve ekonomik
şartlara bağlı olarak normalleşmeye başlamıştı.
Türk inşaat ve konut sektörü büyüyen Türkiye’nin lokomotif
sektörlerinden biri olmaya devam edecektir. Demografik
ve ekonomik gelişmeler göz önüne alınıp dünya ile
kıyaslandığında sektörün daha çok potansiyel içerdiği
görülecektir. Dolayısı ile gerek ülkemiz ile ilgili gerekse
sektörle ilgili istikrar ve dinamik yapı devam ettikçe orta
vadede eğilim büyüme yönünde olacaktır.
İnşaat ve Gayrimenkul sektörünün öngörülebilir bir şekilde
belli bir eğilimde büyümesi hem ekonominin geneli hem de
sektör için hayatiyet arz etmektedir. Bu bağlamda hem yasal
hem de kurumsal düzenlemelere ihtiyaç duyduğu bir gerçektir.
Söz konusu amaçla;
Gayrimenkul ve buna bağlı haklar ile ilgili tüm istatistiklerin
tutulup analiz edileceği ve raporlama yapabilecek analiz-veri
merkezi kurulması gerekliliği ön plana çıkmıştır. Taşınmaz
varlık yatırımları ve piyasanın daha iyi analiz edilebilmesi için
daha şeffaf ve detaylı veriye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yapıya
kamu ile meslek örgütleri ve/veya akademik çevrelerinde
katılımıyla oluşturulabilecek özerk bir yapılanma ile katkı
sağlanabilir.
Gayrimenkule dayalı finansal ürünler için alt yapının
tamamlanması ve ürün çeşitlendirilmesi için gerekli mevzuat
düzenlemelerinin yapılması yerinde olacaktır. Ayrıca BIST
bünyesinde gayrimenkule dayalı menkul kıymetler ve haklar
pazarının açılması bu konuda ihtiyaç duyulan ikincil pazarın
da gelişmesini sağlayacaktır.
İnşaat ve Gayrimenkul Sektörü
İle İlgili Öneriler
Bu amaçla yurt dışında örneği olan bir kurumun, ipotek
sistemleri ile menkul kıymetleştirme yapabileceği ve düşük
gelir sahiplerine uzun vadeli düşük faizli kredi sağlayabileceği
bir alt yapının oluşturulması yerinde olacaktır. Aynı zamanda
gayrimenkule dayalı hakların menkul kıymetleştirilerek bu
konuda uzmanlaşması ve piyasa yapıcısı durumuna gelmesi
de ekonomimiz için önemli bir kazanım olacaktır.
Hem ülke ekonomisinin hem de sektör ve tüketicilerin uzun
vadeli ipoteğe dayalı menkul kıymet çıkarıp gerçek anlamda
mortgage kredisi verecek ve piyasa yapıcı özelliği ile de
menkul kıymet ihracında bulunacak bir bankaya (Freddie Mac
veya Fannie Mae gibi) ihtiyaç bulunmaktadır.
Halen çalışmaları devam eden imar yönetmeliklerinde
nüfus yoğunluğu, alt yapı durumu, deprem, salgın ve diğer
doğal afetler gibi durumlara ve şehirleşme planlarına göre
düzenlemelerin yapılarak kentsel dönüşümün bu yönde
hızlandırılması için il bazında özel teşviklerin verilmesi,
Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarının kurulması ve
bununla ilgili Belediyelere özendirici teşvikler verilmesi, tarım
altyapı gyo’ların hayata geçirilmesi,
Belediyeler tarafından en az yüzde yetmiş tamamlama
belgesi verilmiş ancak iskân alınamamış (yüklenicinin mali
olarak zor duruma düşmesi veya sair nedenlerden ötürü)
binalar için iskân şartlarını yerine getirmek kaydıyla tapu ve
diğer harçlarda indirim yapılarak kat maliklerince ödenmesi
kolaylığının sağlanması,
Yabancıya
yapılan
konut
satışlarının
ihracat
gibi
nitelendirilmesi,
Orta ve orta alt gelir grubuna ait konut ihtiyacını karşılamak
amacıyla bu konuya özel kooperatiflerin (veya sandıkların)
kurulması,
İlk konutunu alanlara vergi avantajlarının sağlanması,
olarak özetlenebilir.
Saygılarımızla,
GYODER Eğitim, Yayınlar ve Bilgi Üretimi Komitesi