Uzman Gözünden
Krize İlk Tepkiler
Gelişmiş Ülkeler vs Gelişmekte Olan
Ülkeler
Karar alıcıların ilk hatası bu Korona krizini en başta
bir talep krizi olarak algılamasıydı. ABD Merkez
Bankası FED’in bir Pazar günü faizleri düşürmesi bu
yüzden. Talep krizinde insanların ya da şirketlerin
belirsizlikten dolayı erteledikleri harcama ve yatırımları
kamu harcamaları ya da yatırımları ile telafi edersiniz.
Ya da genişleyici maliye ve para politikasıyla özel
tüketim ve şirket yatırımların yeniden hız kazanmasını
hedeflersiniz. Oysa COVID-19 herşeyden önce bir
arz şoku. İki kelimeyle: Üretim durma noktasına geldi.
Daha da ötesi, krizden çok olumsuz etkilenen insanlara
ve şirketlere “al bu parayı git harca” diyemiyorsunuz
çünkü insanların dışarı çıkmaması lazım. Eğer halk
sağlığı her şeyin önündeyse, ki öyle olmalı, o zaman bu
insanların harcamak için dışarı çıkmamaları gerekiyor.
Şunu da belirtmek gerekir ki gelişmekte olan ülkeler
iktisadi etkileri daha görmeye başlamadı. Gelişmekte
olan ülkelerde özel sektörün önemli bir bölümünü
finansmana erişimi ve özkaynakları sınırlı olan şirketler
oluşturuyor. O yüzden iflas risklerinin çok yükseldiği bir
dönem yaşıyoruz. Öte yandan bu krizin en günahsızı
olan çalışanların işsiz kalma olasılıkları arttı. Bu hem
yazının en başında bahsettiğimiz düşük olan ücretleri
daha da baskılayacak, hem de ekonominin toparlanması
için gerekli olan talebin canlanmasını engelleyecek.
Kuşkusuz bütün bu olumsuz etkilerin azaltılması çok
kapsamlı ve genişleyici bir maliye politikasını gerektiriyor.
Peki bunun için gerekli mali alan var mı? Gelişmiş
ülkelerin böyle bir lüksü var: Bu ülkelerde politika
yapıcılar şirketleri kurtarıp hane halklarına para transferi
yapacak büyüklükte bir kamu harcaması ve bunun
sonucu olarak da bütçe açığı yaratabilirler. Daha sonra
bazda yüzde 6, ikinci çeyrekte de yüzde 24 düşmesini
bekliyor. ABD Hazine Bakanı Mnuchin işsizliğin
yüzde 20 üzerine çıkabileceğini söyledi ki, bu küresel
ekonomik krizin iki katı bir işsizlik oranı. Roubini’nin bu
krizin “V” değil de “I” şeklinde olabileceğini söylemesi de
bu yüzden. İşin özeti şu: 1930’lardan beri dünya küresel
ticaretin durduğu, emtia fiyatlarının dibe vurduğu, iflas
risklerinin ve işsizlik beklentilerinin tepe noktasına
ulaştığı bir dönem yaşamamıştı.
Yani şu anda uygulamaya konulan yardım paketleri
toplumun uğrayacağı zararları telafi etme amaçlı.
Krizden çıkmanın iki aşaması var: İlki, etkili sağlık
önlemleri alarak insanların üretime ve tüketime yeniden
katılmasını sağlamak. Ekonomi politikalarının tasarımı
ancak ikinci aşamada önemli.